EMSAL KARAR: İHTİYARİ ARABULUCULUK SONRASI ANLAŞILAN HUSUSLARDA DAVA AÇILAMAZ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin iş akdinin haksız ve önel verilmeksizin sonlandırıldığını, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin alacaklarının kısmen ödendiğini, ödemenin yeterli olmadığını, fazla çalışma, hafta tatili ve UBGT alacaklarının da ödenmediğini belirterek bunların ve eksik ödemelerin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile daha önce yapılan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya varıldığını, anlaşma çerçevesinde alacaklarının ödendiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi kararı uyarınca taraflar arasında görülen arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlandığını, 6325 sayılı Yasanın 18/5. Maddesi gereği anlaşılan hususlar hakkında dava açılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurması sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 26.02.2020 tarihli kararında, Arabuculuk Kanunu’nun 18/5 maddesinde “Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz” düzenlemesinin olduğu(dava açma yasağı), anlaşma belgesinin ilam niteliğinde bir belge sayılacağı, dava açma yasağının dava şartlarından olan hukuki yarar bulunması şartının özel bir görünümü ve özel bir dava şartı olduğundan, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşılan konularda dava açılması durumunda, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği, dava açma yasağının istisnaları bulunduğu, anlaşma belgesine karşı ileri sürülebilecek irade fesadı halleri olduğu, bu durumda anlaşmaya varılan hususlarla ilgili olarak bu sözleşmenin iptalinin TBK m. 30 vd. ve m. 39 hükümleri çerçevesinde talep edilerek dava açılabileceği, anlaşma belgesinin ehliyetsizlik, emredici hukuk kurallarına, kamu düzenine, ahlaka, kişilik haklarına ve şekle aykırılık gibi sebeplerle mutlak butlanla sakatlanmasının düşünülebileceği, butlanın tespitinin mahkemeden istenebileceği, anlaşma belgesinin sahte olması, anlaşmanın geçersizliği, anlaşma hükümlerinin yorumlanmasına ihtiyaç duyulması, icra edilebilir bir anlaşma bulunmaması gibi durumlarda dava açılması ve bu hususların mahkemece incelenip karara bağlanmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir.
Dava konusu olayda taraflar arasında yapılan ihtiyari arabuluculuk görüşmeleri sonunda düzenlenen 14.01.2019 tarihli arabuluculuk tutanağı içeriğinde dava konusu edilen taleplerinin tamamı hakkında görüşme yapılarak anlaşmaya varıldığı, arabuluculuk tutanaklarının sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli ilam niteliğindeki belgelerden olduğu, sahteliği konusunda bir iddia olmadığı gibi, fiil ehliyetsizliği, kısıtlılık halleri iddiası da bulunmadığı ifade edilerek ihtiyari arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşılan konularda dava açılamayacağından davanın reddi yönündeki yerel mahkeme kararı hukuka uygun bulunarak davacı çalışanın istinaf başvurusu esastan REDDEDİLMİŞTİR.
Davacı tarafından karar temyiz edilmiş olup; Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 06.10.2020 tarihli 2020/2649E. ve 2020/10704K. Sayılı kararı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesi’nin 26.02.2020 tarihli 2019/3278E. ve 2020/443K. sayılı kararı ONANMIŞTIR